ESCINSELLIGE PSIKANALITIK YORUMLAR

Psikanaliz bakis açisinin gelistiril-mesiyle birlikte, gerek Freud döne-minde, gerekse Adler ve Jung'la fark-lilasmaya ugrayan kollarda, psikolojik kavramlar yepyeni açiklamalar kazan-mistir. Her ne kadar psikanalitik bakis belirli temellerde toplansa bile, gelisen deneysel-ölçümsel psikoloji, nöropsiko-loji kavramlarina yeni boyutlar kazan-dirmanin yani sira, görüs ayriliklarini da ortaya koymustur.

Konu escinsellige geldiginde de ayni görüs ayriligiyla karsilasmamak mümkün degildir. Psikanaliz de tüm insan ürünü sosyal bilim ürünleri gibi önyargilardan payini almistir. Uygar-ligin ve modernizmin yerlesmesi, önemli örneklerden biri Karen Horney' in feminist psikanalitik bakis açisinda oldugu gibi, çogu yerde gerekli düzelt-melerin yapilmasini olasi kilmistir. Escinsellik konusunda da çagdas anla-yisin getirdigi düsünce sisteminin biraz yavas oturmasi, hala eski klasik olum-suz psikanalitik açiklamalarin varligini sürdürmelerine yol açmaktadir.

Bu açiklamalarda en yaygini, atlatila-mayan Oedipus ya da Elektra komp-leksidir. Buna göre rakip gördügü ba-baya düsmanca duygular besleyen er-kek çocuk, ya da anneyi rakip gören kiz çocuk eger bu dönemi saglikli atla-tamazlarsa, bu düsmanlik, erkegin an-neyle özdeslesmesine ya da kizin ba-bayla özdeslesmesine yol açar. Bu da "sapikliklarin" en yaygini olan escinsel kisilige neden olur. Buna göre escin-selligin olusum yasi 5-12 yaslaridir. Oedipus'un ya da Elektra'nin neden atlatilamadigi konusunda hiç bir açiklama yap[a]mayan bu bakis açisi, ayrica escinselleri belirli kaliplara sokar, buna göre bu tür "sapiklikta" pek çok ortak nitelik vardir. Ailesel sorunlari vardir, anne-babayla olan ilis-kiler ya tamamen kopustur ya da anor-mal boyutlar kazanmistir. Yani sira es-cinsellerin karakterleri, bozulan döne-min bir sonucu olarak, isterik ve nevro-tik bir hale geçmistir. Kisiliklerin kabul-lenmede (idealizasyon) güçlük çeker-ler(bu kabullenme güçlügünün tama-men sosyo-kültürel olmasindan hiç söz edilmemistir.). Bu bakis açisi, escinsel-lerin zamanla idealizasyonu gerçekles-tirmelerinden dolayi "tedavilerinin" ne denli güç oldugunu anlatir.

Bu olumsuz bakis açilarindan bir di-gerine göreyse escinsellik, gelisim a-samalarinin ikinci evresi olan "anal dö-nemde olusmus bir duraklama evresi" dir. Bu duraklama evresi, anüsü gele-cekte etkin bir erojen bölge olarak or-taya çikarir, bu teoriye göre ilk bölüm-de oldugu gibi, yine bir escinsel proto-tipi olusturulmus, bu duraklamanin , ki-side asiri kiskançlik ve bagliliga (bir se-yi içinde tutma hissi) neden olur. Bu teori, yalniz erkek escinseller konusun-da yorum yapabilir, çünkü lezbiyenler-de etkin erojen bölge anüs degildir. Görüldügü üzere her iki bakis açisi da özneyi sosyal olgulardan soyutlayarak incelemeye çalismistir. Tüm bu tutar-sizliklar, bu bakis açilarinin hala des-tekleniyor oldugu gerçegini degistirme-mektedir. Öte yandan, bu teorilerin bi-limsel bir gerçeklik payinin olabilecegi düsünülse bile, yorum farkinin bambas-ka açiklamalar yaratacagi belirgin-dir.(Anal dönem "bozuklugu" yerine anal dönem "baskalasimi" gibi). Fakat, yargilarin önem kazandigi konularda önyargilarin kaçinilmaz oldugu -ki psi-kanaliz de bunu ancak böyle açiklardi- ortadadir.

DOZI

Içindekiler

 

home

This page is maintained by Lambda, Istanbul