Yani aslinda ben hala ben olmama ragmen, galiba biraz daha kendime yakin hissediyorum kendimi. Ilk geldigim toplantiyi hatirliyorum. Radyoda bana tarif edilen yeri bir türlü bulamamistim. Neyse, ya yanlis anlatilmisti ya da ben yanlis anlamistim. Saat 6'dan 7'ye kadar alakasiz yerlerde dolasip, vakifin yerini, nasil bulduysam, hiç bilmeyen insanlara gidip sormustum. Bu arada escinsel oldugunu sezinledigim herkese gidip Lambda toplantisina mi gidiyorsunuz diye sormayi falan düsünmüstüm. Sonra Galatasaray Hamami'nin oralarda dört dönerken buldum vakifin binasini. Merdivenlerden çikarken bayagi heyecanliydim, neler olacagini, kimlerle karsilasacagimi merak ediyordum. Belki de orada tanidigim birilerini görmekten korkuyordum. Aslinda simdi düsünüyorum da tanidik birini görmekten korkma fikri komik geliyor. Sonra kendimi toplanti yapilan en üst katta buluverdim. Ilk basta etrafa bir göz attim ve kimseyi tanimadigim için sevindim ama bir o kadar da kendimi yabanci hissettim. Sadece radyoda konustugum kisiyi tanidigim için onun yakininda bir yere oturdum. Insanlar alisik olmadigim tarzda konusup tartisiyorlardi. Iyi de yapiyorlardi. Çünkü - benim - bizim hakkimizda, bizim gelecegimiz hakkinda konusuyorlardi. Gerçi 3 sene önce, bu tarzda olmasa da bir grup gay-lezbiyen bir sekilde bir araya gelip toplaniyorduk, fakat bu toplanti bizimkilerden bayagi ciddi gibiydi. Bu yüzden alisik olmadigim bir seydi. Bir an için orada ne aradigimi düsündüm ve bu bir an iki-üç hafta sürdü dogrusu. Yani aslinda Lambda'ya katilma amacimi ilk baslarda ben de çok biliyor degildim. Ama öncelikli sebebi kendim gibi arkadaslarimin daha çok olmasiydi saniyorum. Çünkü daha önce tanistigim arkadaslarla bir ikisi disinda görüsmüyorduk. Zaten bu görüsmeler ayda yilda bir gerçeklesiyordu. Bu arada her ne kadar sevsem de heteroseksüel arkadaslarimla olmaktan daha iyi olacagini biliyordum. Çünkü onlara daha escinsel oldugumu bile söyleyememisken (beni ne kadar heteroseksüel zannetseler de ) dogal olarak onlarla bir çok seyi rahatça konusamiyordum. Iste iki üç hafta bunlari düsünüp durdum. Bu arada mütemadiyen toplantilara katiliyor, oturup insanlari dinliyordum. Her dinledigim seyde kendimden bir seyler bulmaya basladim. Birbirinden çok farkli olan insanlarin hayatindaki olaylar (escinsel olmanin disinda) mutlaka benimkilerle az biraz benzesiyordu. Bu beni biraz daha rahatlatirken, beni biraz daha bana yaklastiriyordu. Zaman geçtikçe, Lambda' ya gelme amacim daha bir degisti galiba, çünkü artik benim gibi arkadaslarimin sayisi çogalmis ve kendimi rahat hissetmeye, ne oldugumdan korkmamaya baslamistim. Kesin çizgilerle belirlememis olmasam da amacimin bir seyler için çabalama oldugu fikri belirdi kafamda. Çünkü ilk günden beri kendimi biraz daha tanimama yardimci oldu bu topluluktaki insanlar; konustular, tartistilar ortaya bir seyler koydular veya koyamadilar. Sonuçta kendimi biraz daha kabullendim ve Lambda toplantilarina gelmekle hayatimdaki dogrularin sayisi bir tane daha artti galiba. Simdi ben de [belli sebeplerden (Aile-Is-Okul) dolayi kisitli da olsa] elimden gelenleri yapmaya çalisiyorum. Çünkü, Lambda bünyesinde yapilan en ufak bir seyin bile, ileride bir çok seyi lehimize çevireceginden kuskum yok. Lambda'ya geleli alti ay, yukaridaki yaziyi yazali bir buçuk ay oldu. Zaman gerçekten de çabuk geçiyor. Bu bir buçuk ay içinde de yazida bahsettigim arkadaslarima coming-out yaptim. Ve her sey ummadigim kadar yolunda gitti. Daha dogrusu korkusunu yasadigim reddedilme olayi gerçeklesmedi. Bu olayla birlikte var olan dostlugumuzun daha da güçlendigini hissediyorum. Çünkü artik ikiye bölünmüslügü ve bunun yaninda varolan bir gizliligi yasamadigim için çok huzurluyum. BATU |
This page is maintained by Lambda, Istanbul